Toz

·

Ahir zamanlarda bir berduşla tanışmıştım. Gökyüzü gri, dalgalar dalga kıranlara hınca hınc çarpıyordu. Rüyalar nerede başlar nerede biter bilmiyorduk. Rüzgar başımızda deli duman, bir başımıza geçmişimizi hatırlamaya çalışıyor, şair olabilmek için aklın zindanlarında, hayatın içinden geçmeye çalıştığımızı düşünüyorduk.

İnsan, önce geçmişin sesini unuturmuş. Bunca zaman, zamanın tozunu yutarken, nereden geçtiğimizi de unuttuk. Belki bir çok kez tekrara düşmüş aynı melodilerden sıkıldık, belki bir yanımız büyüdü, aklımızda kocaman bir yer kapladı, çocuk çocukluğunu unuttu. 

Bir bohçanın içine hapsedilmiş hayallerimiz, hiç tanımadığımız ve bizi tanımayan başkaları tarafından, yolun kenarına atılmış, dağılmış, ezilmiş. Umut yok, yarın da yok. Artık karanlıkta beyaz mürekkeple yazan romantikler gibi yaşamaktan yoruldum. İnsanlık hali tabi. 

Boş bir kentte her kapıyı çalmak, aynı heyecanla belki açılır diye beklemek, yarın bir daha denemek, denemek ve denemek… Olan biten her şeyin boşluğu, zamanın ve bedenin geçiciliği, aklın ve görgünün bitmesi, bir umutla üzerine yazılar yazılmış defterlerin umutsuzca kapanması, anlamsız hikayeler, silik fotoğraflar, terk edilmiş sokaklar, kuru yağmurlar ve isyan.

Yaşarken öldürülen gençliğimiz, iç içe geçmiş bu sıkışık ve sıkıcı  ucuz yaşamlarımızdan başka bir şey kalmıyor geriye en nihayetinde. 

Sürekli rencide edilen ince ruhlarımız kopalı çok oldu. Uçurtmalar rüzgarda parçalandı, balonlar çoçukluğumuzun elinden kaçtı. 

Şimdiden bahsedecek olursak, yüzümüze konan sönük bir tebessümden başka bir teşebbüs değil.

Bu böyle, bundan sonra da böyle kalacak. Anlamsız bir boşlukta sürüklenerek, bazen kah mutlu olarak, bazen susarak, bazen uyuyarak geçip gidecek.

Uzun mektuplar yazacağız. Arkasında çoğul anlamların saklandığı, içinden çıkılmaz bir burukluk kokan ucuz mektuplar sevgilim. Damgası silik bir zarfın içinde yolculuk sırasında kaybolacak. Sonra bundan elli bilemedin seksen yıl sonra sahafın birinde dolanan romantik bir aşık rastlayacak bu kaybolan mektuplara. Yarım yamalak bir heyecanla açtığında sayfaları, silik mürekkebin sayıkladığı kelimeleri seçebilirse, gülümseyecek biraz, sonra eğer biraz insansa halimize üzülecek. Mektuplarımız eğlence sektörü için birer dekor olacak. O kadar.

Bu böyle bir son.