Ne dersin Olric? Sence artık ipin ucunu bırakma zamanımız geldi mi? Bak. Aynalar kırılmış, tanrılar unutulmuş. Mutlu olduğumuz yılların ruhunu arıyoruz şimdi dökülmüş, yalnızlaşmış sokaklarda. Hepsi birer birer terk edilmiş.
Bir gün birisiyle tanışacaksın. Bu kaçınılmaz olacak. Onu seveceksin. Tıpkı bir kediyi sevdiğin gibi. Onu bekleyeceksin bazı zamanlar. Döneceğini bileceksin. Bu sefer onu, o olduğu için seveceksin. Kendinden bir parça aramadan, yargılamadan. Yaşamın böyle yavaş yavaş ilerleyecek. Mevsimler yine değişecek, yine kış gelecek. Üşüyeceksin. Bazen kış olmasına rağmen güneşli günler görecek, bunu iliklerine kadar hissedeceksin. Her bir aydınlığın karanlığa mahkum olduğunu bileceksin öte yandan. Ve bazen bunu yaşayacaksın.
Yavaş yavaş ilerleyecek hayat. Özellikle bazı gecelerde, uyuyamayıp kendini yataktan atacaksın. Anlamını yitirecek her şey. Bir şeylere tutunmak için yerli yersiz sebepler arayacaksın. Bolca kitaplar okuyacak, dostlarınla tartışacak, biraz kafayı çekip bütün bu olan biteni unutmaya çalışacaksın. Her şey Olric, ama her şey anlamını yitirecek bir gün. Sanki her şey kafandan silinmiş gibi. Düşündüğünü sanacaksın. Yaşadığını sanacaksın. Taklit edeceksin. Mış gibi yapmak için yatağa girdiğin her gece, uyanmamak için bahaneler üreteceksin. Ama uyanacaksın. Bazen, her şey duracak Olric. Bazen üzüleceksin. Kendine üzüleceksin. Hatta acıyacaksın. Ve buna kızacaksın. Kendine acıdığın için kendini affetmeyeceksin.
Sonra yavaş yavaş ilerleyecek hayat. Yorgun yorgun kalkacaksın yatağından. Sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi güzelce giyinecek, dışarı çıkacak, arkadaşlarınla buluşacak ve hatta güleceksin de. Ve öyle bir güleceksin ki, sanki gülmeyi yeniden hatırlarmışçasına, bütün içtenliğini katarak güleceksin. Korkunç bir açlık hissedeceksin. Doymak bilmeyen bir iştah kabaracak içinde. Bu iştahı hiç bir şeyle kapatamayacaksın.
Sonra böyle biri olduğundan dolayı özür dilemeye çalışacaksın insanlardan. Seni hiçbir zaman anlamayacak olan insanlardan. Kendi doğanı reddetmeye, kendini yok saymaya çalışacaksın. Kendini sevmeyi bir türlü beceremeyeceksin. Kapatacaksın kendini. Ortalardan yok olacaksın bir süre. Sanki tüm bunlara iyi gelecekmiş gibi rüya göreceksin. Kafanda binlerce dünya oluşturacak, burada yaşayacaksın. Hayallerinde mutlu olacaksın. Ve sonra bazen kötü bir insan olduğuna, bazen iyi bir insan olduğuna karar vereceksin.
Bazen, daha hiç bir şey başlamadan, sonuçları göreceksin. Ve bu yüzden bir çok şey başlamayacak veya mücadele etmeyeceksin. Çünkü senin için her şey ne de olsa daha en başından belli olacak. Çünkü değiştirmeyi bilemeyeceksin. Bir şeyleri değiştirmek için kendinde o gücü asla bulamayacaksın. Ve dolayısı ile sanki bir şeylerin kaçtığını düşüneceksin.
Ve yine yatağına, korkunç bir uykusuzlukla gireceksin. Olric. Bir gün ölümü düşüneceksin. Sevdiklerinin ölümünü mesela. Sonra kendini yaşamak için ikna etmeye çalışacaksın. Kütüphanenden Sarte okuyacaksın mesela. Bir bağlam arayacaksın. Anlam veren bir felsefe, anlam veren bir söz, cümle. Bulamayacaksın. Şiirler, oyunlar, romanlar bitecek. Ama bulamayacaksın. Kendine özgü bir bağ kuramayacaksın bu hayatla.
Bir gün öleceksin Olric. Özüne döneceksin. Yavaş yavaş ilerleyecek her şey. Güneş yine doğacak, bahar gelecek. Kuşlar uçacak. Yine aynı yerde, aynı zamanda.
Ne dersin Olric? Sence artık ipin ucunu bırakmalı mıyız?
Leave a Reply